20 Mart 2010 Cumartesi

Nachbar mevzuu

Boki-Nachbar-Efes-PilsenBirçoklarının aksine Nachbar'ın oyunu değil en sevdiğim yanı efendiliği ve mücadeleyi bırakmaması. Bu yönüyle onu Efes Pilsen'e yakıştırdım ben. Elbette oyunculuğuna laf edecek halim yok ama mesela oyunun savunma alanında iyi niyetle mücadele etse dahi iyi bir savunmacı değil bence Nachbar ve kaçırdığı adamları gittiğim çoğu maçta gördüm. Bunun yanında mücadele azmi ile o açığını kapatmaya çalışıyor yani bu konuda dahi iyi niyetli bir yaklaşımı var. Hücum alanında ise gerçekten bir silah olabilecek özellikleri mevcut. Peki ne oldu da Nachbar bir anda geri plana atıldı?

Bunun için bence sene başına gitmek gerek Ergin Ataman oyun planını genel olarak 4 kısalı sistem üzerine kurmayı düşündü anladığım kadarıyla sene başında. Nachbar'ı hep 4 numara olarak oturttu planlarında hoş Nachbar'da geldiği zaman bundan haberi vardı ve ben 4 numarada oynayabilirim diye demeçler de verdi. TBL'de belki evet ama Euroleague sertliğinde olmayacak işti bu ne Shumpert ne de Nachbar 4 numara için yeterli değildi. Bu arada joker olarak kullanılacak ve o sertliği getirip Nachbar ve Shumpert'i 3 numarada da kullanabilmeyi sağlayacak olan Kerem'de doping yüzünden ceza alınca iyice sıkıştı iş. Orada hatalar zinciri geldi işte. Önce Santiago alındı uzunu olarak evet bu gerekli bir hamle olabilirdi çünkü Kasun istikrarsız oynuyordu ve bir uzuna daha ihtiyaç duyulabilirdi. Birden Türkiye ligini unuttuğunu anladılar. Söylediğine göre Ergin Ataman orada uzun Türk olarak Dusan'ı düşünüyordu ama Dusan sene başı kalbiyle ilgili bir sorundan dolayı ameliyat olup uzun süre sahalardan uzak kalacağı anlaşılınca Türk uzun açığı çıktı takımda ve Ermal transfer edildi. Böylece takımda 4 5 numara (Dusan, Santiago, Kasun, Ermal), 1 4,5 (Kaya), iki 3,5 (Nachbar ve Shumpert), bir 3 numara (Thorton), bir 2,5 hatta bazen 1,5 (Sinan Güler), 2 2 numara (Charles Smith ve Rakocevic) ve iki guard (Ender, Kerem)

Kadro buçuklarla dolu olunca ve oyun kurucuların da bunları yönetmede yetersiz kalınca sorunlar kaçınılmaz oldu. Rytas maçında Shumpert ve Nachbar süreleri paylaştılar fakat bu süreleri 4 kısalı sistemde oynamak zorunda kaldılar ve bu da savunma ribauntlarda ezilmemiz ve yakın atışlardan yararlanamamız sonucunu doğurdu. Sonra Partizan maçı geldi bu maçta Shumpert'i tercih eden Ataman Nachbar'ı kenarda oturttu ama 4 kısalı sistem değişmedi gene ve ribauntlar galibiyete rağmen gene rakipten azdı. Bu maçtaki galibiyet aslında hayırlı olmadı, Ergin Ataman bu sistemle başarılı olabileceğini düşündü iyice. Unicaja ve Olimpiakos deplasmanlarında da 4 kısalı sistemde ısrar geldi. Bu iki maçta Shumpert'in sakatlığından dolayı uzun süreler aldı Nachbar. Fakat 4 numarada yer alınca ribaunt ve sertlik handikapı çıktı ortaya ve ön alan savunması da olmayınca çok sayı yedi Efes Pilsen. Sonraki maç zaten formalite maçı gibi olan Entente maçında herkes yeterince süre aldı. Deplasmandaki Partizan maçı son uzun süre yer aldığı maç oldu Nachbar'ın. Ondan sonra işler değişti.

Artık Ergin Ataman 4 kısalı sistem ile ilerleyemeyeceğinin farkına vardı ama kadro onun için kurulmuştu ve 2 uzuna dönüş özellikle 3 numarada yığılma yaşatacağı gibi elde bir 4 numara da olmadığı için orada sadece Kaya kullanılabilecekti. Bir tercih gerekiyordu ve geçen seneki final serisi kafasını karıştırdı ve orada 4 numara oynattığı adamı tercih etti Ataman. Ve Nachbar kenarda kaldı sürekli.

Yanlış planlama Nachbar'a patlamıştı yani. Şimdi ise Euroleague'de gidince 6 yabancı sorun oldu. Smith takımın dinamosu gibiydi. Thorton göşterişsiz olsa da tam bir takım oyuncusu. Kasun zaten kısıtlı uzunlardan dolayı kesilemez. Geriye Rako, Shumpert ve Nachbar kaldı derken bir de bunlara Popovic eklendi. Rako yönetimin torpili ile kadroya girmeyi garantiledi. Ve inat gene ortaya çıktı Shumpert'de bu kontenjandan gelince Nachbar tribüne gitti tamamen. Üstüne İspanyol bir blog sitesinde çıkan Nachbar ayrıldı haberi çıkınca herkes bitti sandı herşey. Ama önce Ergin Özerhun "9 Nisan'a kadar süremiz var daha karar vermedik." dedi. Üstüne bir de Nachbar'ın demeci geldi:

"Dedikodular doğru değil. Şimdilik buradayım. Geçen aydan beri değişen birşey olmadı. Hatta şimdi antremandan çıktım."

Ve devamında:

"Durum stabil. Kulüpten ayrılmak istediğim saklamayacağım bir gerçek ama bir antlaşma yolu bulamadık. Ayrılmak istememin sebebi takımdaki rolüm. Koç ile iyi ya da kötü herhangi bir ilişkim yok ve kenarda kaldım. Rakip bir takıma gideceğimden korktukları için gitmeme izin vermiyorlar. Kontratıma uymam gerektiği için kendi kendime kulübü de terkedemem. Durum gerçekten kötü. Çeşitli kulüpler hala oyuncu arıyor ve sanırım kolaylıkla kulüp bulabilirim. Yazın ne olduğunu göreceğiz. Gelecek sezon içinde kontratım var. Kulübun koçla ilgili vereceği kararı bekleyeceğim öncelikle."

Durum budur. Ben şahsen kalsın tarafındayım ama mutsuz belli ve bu durum ne kadar devam eder ya da etmeli mi onu da bilmiyorum.

16 Mart 2010 Salı

Rezalette İkinci Perde


Ve şampiyonluk paketi yani çeyrek final, yarı final ve final maçlarının paket biletleri tükenmişmiş. Biletix'in son marifeti bu olsa gerek. Haberi gördüğümde sadece 4 kişi okumuştu haberi ve internet medyasında başka hiçbir yerde haber yoktu. Siteye girdim hemen ve satın alamadım. Yani çıkmış olmasından en fazla yarım saat sonra Biletix'de idim ama satın alma yapamadım. Sessiz sedasız çıkıp yarım saatte tükenen biletleri acaba kimler tüketti? Haber vereceğim diyen biletix'den bir haber de gelmedi ama. Ya Biletix içinden birileri birilerine haber uçurdu ve çıkar çıkmaz onlar aldı biletleri artık ne yapacaklarsa o kadar bileti. Ya da biletix kendi elemanları aldı biletleri. Ya da çıkan toplamda 5 bilet falandı? Başka seçenek aklına gelen?

15 Mart 2010 Pazartesi

Bir Biletix Klasiği

2010-Dunya-Basketbol-SampiyonasiDünya Şampiyonası'nın kalan biletleri eleme grubu ve diğer final paketleri de satışa çıkmış ve fakat bize haber vereceği söylenen Biletix haber vermedi. Tesadüfen Basket Dergisi'nde haberi görünce hemen alayım diye girdim. Eleme grubunu aldım fakat şampiyonluk paketini almak ne mümkün site sürekli hata vermekte. Sonra tek tek bakayım dedim ve ne ile karşılaştım dersiniz. Yarı final ve final kombinesinde sadece Zone 5 mevcut. Ne zaman çıktı da tükendi bu biletler? Kimlerin haberi vardı da hemen kaptı biletleri? Yoksa katakulliye mi geldik. Haber daha hiçbir yerde yok. Ve basketdergisinde görür görmez girdim almaya ki 10 dakika sonra falan sitede idim. Ama gel gör ki bilet alamıyorum. Tebrikler biletix.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Basketbol İçin Destek Olmak


Uzun zamandır Efes Pilsen ile ilgili yazı yazmıyorum ve çok önemli Maccabi Tel Aviv maçından önce bunun nedenini açıklamak istedim. Yoruldum açıkcası. Turgay Demirel'den, Türk Telekom maçında çıkan olaylara, Nedim Karakaş'ın Aydın Örs'e söylediklerinden, Rakocevic-Ergin Ataman kavgasına ve devamında olanlara, tüm takımlarımızın Avrupa'daki başarısızlıklardan, ligde oynanan kötü basketbola herşey yordu ve uzaklaştırdı beni. FB Ülker-Efes Pilsen maçlarını izlemedim bile, izlemek de içimden gelmedi açıkcası. Ben öyle bir Pertevniyal maçı izledim ki o çocukların saflığı ve basketbol oynama isteğini görünce ve yukarıda dönenler ile karşılaştırınca onları yazmak daha zevkli emin olun. Her maçı Cuma günü mesai saatlerinde oynamasa her maçına da giderim Pertevniyal'in ama maalesef Cuma oluyor maçlar. Onlar kirlenmemiş, onlar temiz daha ve umarım öyle temiz kalırlar.

Şimdi herşeyin geride kalması ve en azından 2010 Dünya Şampiyonası için ivme almamız açısından en önemli maçlara çıkıyoruz ve burada gene görev Efes Pilsen'e düşüyor. Bu maçları kazanması gerek Efes Pilsen'in bu serbest düşüşe bir son vermemiz gerek. En azından yavaşlatmamız gerek. Ben maalesef gene salonda olamayacağım ama olabilen herkes salona gidip Efes Pilsen'i desteklesin lütfen. Bunu sadece Efes Pilsen için değil basketbolumuz için de yapmamız gerek.

Deniz Kılıçlı Yolunda Devam Ediyor

Deniz-Kilicliİstatistikleri Deniz Kılıçlı'nın sitesinden aldım. Buna göre 03/02/2010 tarihi itibarıyla 20 maçlık cezası sona eren Deniz Kılıçlı West Virginia ile 7 maçına çıkmış oldu. Bu maçlardaki istetistikleri sırasıyla:

Pitt maçı:
7 dakika, 9 sayı, 2 sayı 4/4 %100, faul atışı 1/2 %50, 1 hücum ribaundu, 1 top kaybı.

St John's maçı:
7 dakika, 5 sayı, 2 sayı 2/5 %40, faul atışı 1/1 %100, 1 savunma ribaundu.

Villanova maçı:
12 dakika, 7 sayı, 2 sayı 2/3 %66, faul atışı 3/4 %75, 1 hücum ve 1 savunma olmak üzere 2 ribaunt, 2 top kaybı.

Pitt maçı:
3 dakika, 0 sayı, 2 sayı 0/1 %0, 2 top kaybı.

Providence maçı:
8 dakika, 6 sayı, 2 sayı 3/5 %60.

Seton Hall maçı:
10 dakika, 6 sayı, 2 sayı 2/3 %66, faul atışı 2/3 %66, 1 savunma ribaundu, 1 asist, 1 top kaybı.

Connecticut maçı:
4 dakika, 3 sayı, 2 sayılık 1/3 %33, faul atışı 1/2 %50, 1 hücum ribaundu, 1 top kaybı.

Yani toplamda 7 maçta 51 dakika(ortalama maç başı 7.3 dakika), 36 sayı (ortalama maç başı 5.1), 2 sayı 14/24 %58, faul atışı 8/12 %66, 3 hücum ve 3 savunma olmak üzere toplam 7 ribaunt, 6 top kaybı ve 1 asist ile oynuyor Deniz.

Zaman geçtikçe umarım daha da alışacak süresini arttıracak ve gelişmesini sağlayacaktır. Aşağıda da maçlarından videoları bulabilirsiniz. Deniz Kılıçlı ile ilgili diğer videoları da buradan ulaşabilirsiniz.

Bu arada bir diğer temsilcimiz olan Doğuş Balbay'ın ağır bir sakatlık geçirdiğini ve maalesef ameliyat olacağını Salsa Basket haberinden öğrendim. 5 ay basketboldan uzak kalacağı düşünülüyormuş. Çok üzüldüm açıkcası. Geçmiş olsun dileklerimi sunarım ve bu sakatlığın basketbolunda bir gerileme yaratmamasını dilerim.

İlk maçı olan Pitt maçı:



Villanova maçı:



Providence maçı:



Seton Hall maçı:



Uconn maçı:

10 Şubat 2010 Çarşamba

Deniz Kılıçlı için NCAA başlamış

deniz-kilicli-altyapiÇok net hırsızlık yaptım açıkcası ama görünce çalmadan edemedim haberi. NCAA'de 20 maç alan Deniz Kılıçlı West Virginia Mountaineers takımıyla ilk maçına 03/02/2010 tarihinde Pittsbourgh karşısında çıkmış. Özellikle Efes Pilsen'in altyapı blogundaki video harika görüntülerle dolu kesinlikle izleyin derim. Şimdiye kadar 3 maçta 8.7 dakikada 12/8 ikilik, 5/7 serbest atış ile ortalama 7 sayı ile oynamış, ortalama ribaundu ise 1,3.

Haber ve videosu için tıklayabilirsiniz.

10 Ocak 2010 Pazar

Gençler Veteranları Parkeye Gömdü

Kepez kabızlığı, Olympiacos maçı derken yazmaya yetecek ne enerjim ne de motivasyonum vardı. Ta ki dün Pertevniyal-Trabzonspor maçına gidene kadar. Gençler açıkcası enerjimi yerine getirdi ve onları daha yakından takip etmek gerektiğini kesinlikle anladım. Maçı 84-81 Pertevniyal kazandı ama hakemin çabaları sonucu maçı kaybedebilirlerdi de bu benim için birşey değiştirmezdi sonuçta kazanan gençler olmuştu zaten.

Aslında maçı Orhan Haciyeva'yı izlemek için tercih etmiştim. Fakat gördüm ki gençlerin hemen hepsinde heyecan mevcut ve bu enerjilerini size geçiriyorlar. Abdi İpekçi'ye girdiğimizde takımlar ısınıyordu. İki takıma bakınca Trabzonspor tarafı net veteran görünümünde iken Pertevniyal'in sahadaki görünümü lise takımı gibiydi. İlk yarı boyunca maç başa baş gitti, kim farkı hafif açsa diğeri yetişiyordu arkadan ve bu tempo devre sonuna kadar devam etti ve devreyi Pertevniyal 44-43 önde tamamladı. İkinci yarıya Trabzonspor hızlı başladı ve bir anda öne fırladı. Pertevniyal buna karşılık vermeye çalıştı ise de 3. periyot 64-60 Trabzonspor üstünlüğü ile geçti. Son 5 dakikaya 6 sayı ile önde giren Trabzonspor bu dakikadan sonra gençlere teslim oldu. Önce Can sonra da Burak'ın üçlükleri ile Trabzonspor'u yakalayan Pertevniyal Ali ve Soykan ile sayılar bularak bir anda 3 sayı öne fırladı ve işte tam bu sırada hakem devreye girdi ve içeri drive eden Trabzonspor'ludan temiz şekilde çalınan topa faul çalmakla kalmadı bir de ortada hiçbir atış pozisyonu olmamasına rağmen bir de 3 atış verdi. Neyse ki İlker ilk atışı kaçırarak durumu dengeledi ve son 10 saniyeye bir sayı önde girdi Pertevniyal. Can faul atışlarının ikisini de kaçırdı ama seken top gene Can'da kaldı ve bir faul daha geldi. Bunlarda da 2'de 1 attı Can. Son hücum Trabzonspor'da idi ve pota altına Fobbs'a iyi bir pas indi ama Fobbs topu çembere sokamadı. Orhan ribaundu aldı biz maç bitti derken hakemler faul çaldılar ama bu sadece atış olan bir fauldü ve Orhan 2'de 1 atarak maçı bitirdi.

Gelelim gençlere aslında maçın adamı Can Korkmaz olmasına rağmen Orhan'dan başlayacağım yazmaya. Bir kere öncelikle boyunu düzeltmem gerek. Orhan için 1.98 yazmıştım ama öğrendiğime göre boyu 2.03. Bu maçta 28:57 dakikada, 3/3 2 sayı, 2/5 3 sayı, 1/4 serbest atış yüzdesi ile 13 sayı, 3'u hücum, 11'i savunma olmak üzere 14 ribaunt, 4 top çalma ve 4 top kaybı ile oynadı. Ayakları yavaş ve bazen gereksiz atışlar yapıyor. Özgüveninin olması açısından bu iyi gözükse de zorlama atışları genelde sevmem. Bu maçta 14 ribaunt almış nasıl aldığını ben anlamadım ama ribauntlarda çok iyi yer tuttuğunu söyleyebilirim. Fiziği de kuvvetli. Şutu ise hiç fena değil. Ben derim ki artık A takım zamanı gelmiştir.

Ali Işık, bu çocuk pişiyor ve pişmeye de devam ediyor. Pivot hareketlerini yapıyor, pota altında iyi yer tutuyor. Şutu da hiç fena değil. Evet biraz daha pişmesi gerek ama kumaşı gerçekten kaliteli bu çocuğun izlemeye devam edin derim.

Ve Can Korkmaz, daha çocuk fiziği çok yetersiz ama kendine bir güveni var ki sormayın. O fizikle kalıplı rakiplere direniyor ve geri adım atmıyor. Cesur aynı zamanda ne kadar gücü yetmese de Trabzonspor'un Amerikalısını bile box out etmeye çalıştı maçta. Çok çabuk şut çıkarabiliyor ve bu konuda da tereddüdü yok. Şutu da hiç fena değil, saha görüşü iyi ve asist yeteneği de var. Hızı ve içeri dalışları da hiç fena değil. Fiziği geliştikçe A takıma çıkması gerek.

Bunun yanında Soykan ve Burak Yacan'da hiç fena değiller. Daha bir de ortada görünmeyen Ramazan Tekin var 2.16'lık.

Alper Yılmaz'a da ayrı bir tebrik gerek. Saha içinde tam anlamıyla antrenörlük yapıyor ve gençlere resmen öğretiyor herşeyi.

Pertevniyal'i izleyin bence.


Pertevniyal-TrabzonsporPertevniyal-TrabzonsporPertevniyal-TrabzonsporPertevniyal-TrabzonsporCan-Korkmaz-PertevniyalSoykan-Yikilmaz-PertevniyalAli-Isik-Pertevniyal