Gene uzun bir yazamama dönemi ve arada yazmadığım Malaga ve FB Ülker maçları. Öncelikle kısaca Malaga maçına değineyim. Yorgunluktan pisi pisine kaçmış bir maç oldu. Alan savunması ile rakip yakalandı ama yakalamakta harcanan enerji yenilgiyi de getirdi. Çok fazla hakemler hakkında konuşan biri değilim ama özellikle son çeyrek ve uzatmadaki yönetimleri de Efes Pilsen'in mağlubiyetinde önemli pay sahibi yaptı kendilerini. Hakemleri bir kenara bırakırsak Kasun, Santiago ve Ermal gene kenarda oturdular ve Kaya'da haklı olarak bu yükü kaldıramadı bir noktadan sonra.
FB Ülker maçı ise son 5 maçın tekrarı oldu, aradaki tek fark ise Shumpert yerine Nachbar'ın şutları girdi bu sefer. Sinan Ve Ender(2 maçtır iyi bakalım kaç maç yatacak, hadi Ender tükürdüğümü yalat bana gerçekten razıyım) bu maçta ilk kıvılcımı yarattılar. Smith görev adamı rolünü iyice benimsemiş. Kaya gene dili dışarı çıkacak kadar kaldı sahada ama o da iyiydi. Rako sayılarını asistleriyle süsledi ve Nachbar, o da bu her iki maçta da skorer yönünü ortaya çıkardı ama özellikle savunmada 4 numara için zayıf kalması da sırıttı açıkcası ve bu sistemde çok ribaunt verdi Efes Pilsen.
Gelelim 6-0'lık seriden 8-0'lık seriye. Perşembe günü Olympiakos ile karşılaşacak Efes Pilsen. Olympiakos 2 galibiyet ve 1 mağlubiyet aldı. İlk maçta evinde Entente Orleanaise'i 94-72 yenerken Kleiza önderliği ele aldı. 28/39 %71 ikilik, 6/15 %40 üçlük ve 20/27 %74 ikilik yüzdeleri ve aldığı 37 ribaunda karşılık sadece 21 ribaunt vermesi ile bu fark geldi. Burada kötü olan tek istatistik yaşadığı 18 top kaybı idi. İkinci maçta ise Malaga deplasmanında dağıldı kelimenin tam anlamıyla Olympiakos(86-68), sayı liderliğini bu kez Vujcic üstlendi fakat görkemli yüzdeleri bu maç için düşse de gene serbest atış hariç fena değildi yüzdeleri(24/45 %53,3 ikilik, 4/10 %40 üçlük, 8/16 %50 serbest atış). Ama bu sefer ribauntlarda 38-27 ezilmişler ve gene 17 gibi fazla top kaybı yapmışlar. Sonra gene kendi sahasına döndü Olympiakos ve Rytas ile karşılaştı ve gene rakibini sürklase etti(97-73). Kleiza gene liderliğe soyundu ve yüzdeleri gene görkemli oldu(26/38 %68,4 ikilik, 9/17 %52,9 üçlük, 18/26 %69,2 serbest atış). Ama bu sefer rakiplerini ezemediler ribauntlarda 27-26 ve gene 20 top kaybı yaptılar(Allahtan Rytas 24 top kaybıyla oynamış:)).
Bu istatistikler ışığında Kleiza, Teodosic, Vujcic ve Childress rankinglerde 10 ortalama üzerinde tutturmuşlar. Kleiza açık ara önde tabi ki. Bourusis'in yokluğunda onlarda genelde 4 kısa ile oynuyorlar genel olarak ve 4 numarada en etkili adamları Kleiza mevcut. İçeride yüksek yüzdeli atış yapıyorlar ama tabi bu biraz da rakiplarin zayıflığından kaynaklanıyor olabilir. Top kayıpları da çok yüksek işte bu bizim avantajımız olabilir, özellikle Smith ve Sinan sahada olduğunda hızlı hücumlar yakalayabiliriz. Uzunların kullanımı ile ilgili ise bu sefer daha bonkör davranmalıyız. Baby Shaq yoksa duman eder pota altını onun arkasında Kay ile değil Kasun ile durabiliriz ancak ve top kaybına da zorlayabiliriz onu. Bir de hücumda pota altını kullanırsak Baby Shaq'in yavaşlığından yararlanabiliriz ve onu faul problemine sokabiliriz. Yalnız Kleiza sahada olduğunda Kasun ve Kaya'lı ikili onun dış atışlarına etkisiz kalabilir o dönemlerde Shumpert ve Nachbar saha olup hem onu kontrol altına alabilir, hem de hücumda onu yorabilirler. Childress ise Thorton ile savunulacak büyük ihtimalle. NBA oyuncuları çok bireysel olduğu için onu durdurabilir bence Thorton. Savunulması önemli bir isim ise Papaloukas. Ender ve Kerem'in o fizikte onu savunmakta zorlanacakları kesin. Pota altına yönelip onları çok zorlayabilir. Bence onu savunacak kişi de Sinan olmalıdır. Vujcic ise bence tam Santiago'nun dengi ama maalesef Santiago o formda değil.
İşin özü zor deplasman olacak ama yenebiliriz gene de. Yeterki savunmada sağlam durup içeriyi kullanmayı bilelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder